Avukat Feyza Altun İran'ın Sırlarını Anlattı: Cuma Namazına Sadece Mollalar Gidiyor!

Avukat Feyza Altun İran'ın Sırlarını Anlattı: Cuma Namazına Sadece Mollalar Gidiyor!
İran hakkında Türkiye’de bilinen birkaç yanlışı düzeltmek isterim. İranlılar Arap değildir.

Bir İranlıya Arap dediğiniz zaman terslenir “Biz Fars’ız” cevabını alırsınız. İlk kurulan Pers Devleri Ahameniş İmparatorluğudur. Başkenti de Babil’dir. Edebiyatta mimaride heykelde gelişmişlerdir ve dinleri Zerdüşlüktür. Dilleri eski Farsçadır.

Daha sonra Makedon, Arap, Türk devletleri ve Moğol işgalinde sınırları küçükmesine rağmen kültürünü korumuş bir halktır. Daha sonra müslümanların İran’ı fethetmesiyle İslam yayılmış, Zerdüştlük zayıflamıştır. Sonra Sasani Devleti yıkıldı ve Safeviler yeni bir devlet kurarak resmi dini Şii İslam olarak ilan etti. Bundan sonra İran , Osmanlı İmparatorluğu ile esaslı bir rakip olarak bir dünya gücü haline geldi 1501’den itibaren monarşiyle yönetildi.

1979’da İran İslam Devrimi oldu. Humeyni yanına solcuları, bir nevi ‘yetmez ama evetçileri”, Ali Rıza Pehlevi’ye muhalif herkesi yanına alarak devrim yaptı. Ancak Humeyni katliama yanında olanlardan başladı. Muhalifler birer birer ülkeden kaçmaya başladı.

İslam Cumhuriyetinin kurulmasıyla ülke gerilemeye kapanmaya , dış dünyayla bağını kesen kapalı bir kutuya dönmeye başladı. İdamlar tutuklamalar baş gösterdi. Ülkenin yazarları sanatçıları iltica etti. Örneğin hepimizin tanıdığı Farid Farjad 79’dan beri ülkesine geri dönmedi.

Farid Farjad ile tanışmıştım. Bir çorba içerken ağladı; memleketimin çorbasına benziyor diye. Konserinde muhalif bir konuşma yaptığı için salondaki ajan mollalar bir anda ayaklanıp İran’a gel seni asacağız diye bağırmaya başladılar bunu canlı canlı yaşadım.

İran’da yanlış yerde yanlış kişiyle olursanız idam edilmeniz çok olası. En ufak davranışınız vatana ihanet suçu sayılabilir. İnsanlar sinmiş, korkmuş. Komşu komşuyu ihbar eder halde, kimse kimseye güvenmiyor.Eğitimli herkes ülkeyi terk ediyor. Geriye kalan zaten, masum, benzer şeyler yaşıyoruz.

İran, çorak, sarı, sıcak sessiz ruhsuz bir yere dönüşmüş. Ben Tahran’ı Ankara’nın bu fotoğrafına benzetirim hep. Kadın erkek ilişkileri sadece sevgili olmayan yönelik çünkü karma eğitim sistemi yok sadece evlenmek ya da cinsellik için bir araya geliyorlar. Aksine alkol tüketimi çok fazla ticaretini çoğunlukla polisler yapıyor. Ben İran’da 10 gün ev partisine gittim. Ailesi zengin olanlar rüşvet veriyor ve polis baskın yapmıyor göz yumuyor. Alkol su gibi. Tahran’da uyuşturucu kullanımı da yaygın.

Halkın dini pratiği yok gibi. Bence Cumaya sadece mollalar gidiyor. 12 imam onlar için çok önemli. En hoşuma giden kızdıkları zaman “Yaaa Ali, Yaaa ebu Caferr “ diye söylenmeye başlamaları. Çoğunluk mollarlardan nefret ediyor. Ben çok arkadaşımın ülkemiz neden siyah gri diye ağladığına şahit oldum. Çünkü mollalar sokaklarda insanları infaz ediyor ve hayatlarına devam edebiliyorlar.

Sokakta yürürken başörtünüz kayarsa bir anda yanınızda bir ahlak polisi belirip saçını topla, kıyafetini topla diye uyarıyor. Sizi karakola alıp götürebiliyor. Bir daha böyle giyinmeyeceğim diye kağıt imzalatıyorlar. İçkili yakalanırsanız kırbaç cezası alıyorsunuz ama nüfuzlu iseniz para cezasına çevriliyor. Anlatacağım çok şey var aslında. Adliyeleri görün… Binası da yok hukuku da.. İran’da bir kadınsanız ölmek üzereyseniz bile kocanızın ya da babanızın rızası gerekli…

İranlıları seviyorum. Farsçayı seviyorum. İran’ı 45 yıllık bir İslam Cumhuriyetine indirgemiyorum çünkü binlerce yıllık kültürleri var ve bugün hala ülkesi için çırpınan muhalifler var. Onlara güç diliyor kalbimin onlarla olduğunu belirtmek istiyorum.

Etiketler :